20 Aralık 2008 Cumartesi

the doors












Yok bu bildiğiniz müzik grubu the doors ile ilgili bir yazı değil. Bunların hepsi şu anda halen kullanılan gerçek kapılar. Eskiden Ermenilerin,Rumların yaşadığı bugünlerde Kapadokya'nın yerli halkının yaşadığı evlerin kapıları.Tabii ki bizim evlerin ruhsuz,hiç bir kültürü yansıtmayan kişiliği olmayan hatta çoğu zaman dikkat etmediğimiz evlerin kapılarına benzemiyor.

Aralık ayında Kapadokya'ya yaptığım gezide peri bacaları ve Hititler döneminden kalan mağaraların yanı sıra köy evlerinin kapılarına dikkat edemeden geçemedim.Hepsinin farklı hikayeleri vardı.Özellikle de kapı kilitleri,kolları adeta o evleri yansıtıyordu.İnsan bakınca o kapılara kim bilir kimler geldi, kimler geçti diye düşünmeden edemiyor.Ben resimlerini çektim ve kapıların hikayelerini kendimce hayal ettim...

17 Aralık 2008 Çarşamba

happy hour!


Yıllardır Amerika'da yapılan Happy Hour kültürü nedense bizim ülkemizde çok tutmadı.İstanbul'daki barlarda happy hour adı altında müşteri toplamaya çalışan barlar genel müşterisinin dışında fazla kişi toplayabildiğini düşünmüyorum.
Burada happy hour-un orijinalini bilmeyenler için happy hour genelde iş çıkış saatlerinede bir içki fiyatına iki içki ya da normal bar saatlerinde verilen içkinin neredeyse yarı fiyatına satıldığı bir-iki saatlik zaman dilimidir. Ancak happy hour olduğunda garsonlar, barmenler daha bir neşeli olur. Sanki bar açılışını yapıyormuş gibi bir atmosfer vardır.
Ne yazık ki burada aynı şekilde olmuyor...Küresel kriz bizim barlara zaten yıllar önce geldi... Gittiğimiz yerler dolup taşıyor diyosanız yanılıyorsunuz. Gittikleriniz zaten en çok iş yapanlar, geriye kalan mekanlar ise farklı alternatifler sunuyor. En son duyduğuma göre çok komik (10-20 YTL arası) bir fiyata mahşerin beşlisi isimli beş farklı shot sunan bir bar varmış Beyoğlunda...
Hiç gitmedim ama barın her içkisinin farklı isimleri varmış... Bar dekorasyonuna ya da atmosferine, kimler gidiyor acaba gibi sorulara önem verenlere tavsiye etmiyorum... Sizler supper club, W Hotel'e, farklılık arayan ise mahşerin 5'lisine ya da yeni bir şeyler keşfetmeye...

16 Aralık 2008 Salı

WHY? who-knows maybe İ can



Aslında biraz ondan biraz şundan bildiklerimi anlatarak ilerde istediğim mesleği yapabilirim, hatta bir gün kitap bile yapabilirim düşüncesiyle evde gezinip duruyordum. Herkes gibi bir blog oluşturabilirim bende! diyerek atıldım bu işe... Yıllarca dergilerde çalıştım. Ne istediğim konuyu yazabildim ne de özgürce röportaj yaptığım kişilere dilediğim soruları yöneltebildim. Blogum biraz benden, çok güvendiğim önsezilerimden, biraz da iyi anladığımı düşündüğüm moda ve moda tarihinden oluşuyor....

Okumak, okumamak, aman da bu ne yazıyor, ne saçmalıyor demek size kalmış.... Birbirinize söylemek, bir okusana demek size düşüyor... Bana eşlik de edebilirsiniz ne de olsa web herkesin! bundan daha güzel bir şey olabilir mi... fikirlerimi kullanabilir, satabilir, etkilenebilirsiniz kiminiz nefret edebilir....üfff , neyse çok uzadı bu giriş yazısı ama ben yazarken eğleneceğim, gerisini boş....

Sevgili Lap top-um ve benim saygılarımı sunuyoruz...